Etiketler

26 Ekim 2016 Çarşamba

Kapsül Gardırop

Basitvemutluyaşam'ın bloğunda kapsül gardırop ile ilgili yazıyı okudum az önce.
-
Düşünüyorum da, ben çalışma hayatıma başladığımdan beri kapsül gardırop ile geçiriyorum günümü.İşe giderken giydiklerim ve evde giydiklerim diye kıyafetlerim ikiye ayrılır. Evde giydiklerime de genelde bütçe ayırmıyor olup, liseden kalma spor kıyafetleri, sosyete pazarında veya taksim pasajında 3-5 liraya aldığım bluzlar ile eski sıkılığını kaybetmiş kazakları kullanırım.İş kıyafetlerime son iki sene içinde toplasam 10 yeni parça eklenmişmidir , sanmıyorum.
-
Her hafta bir pantolon ve o pantolona uyacak tişörtler hırka-ceket seçer, haftamı o şekilde geçiririm. Böylece çamaşır makinesine çamaşırları renklerine göre ayırmakla da uğraşmam.Her hava tipi için bir çeşit ayakkabım var. Nadiren giydiğim halde birden fazla topuklu ayakkabı ile yazın çok kullandığım babetler renk renk sadece.
-
Bir çanta aldığım zaman, o çantayı senenin her günü takarım. Ta ki çanta yıpranıp yırtılana ve çantayla aramdaki derin bağ kopana kadar.
-
Bir pantolonu anca üzerinde geçiremeyeceğim bir leke varsa, yanlışlıkla siyahlarla yıkanıp rengi acayip değişmişse, yıpranmışsa atarım.-Şimdiye kadar attığım pantolonum hiç olmadı.-Lise 1'de giydiğim ispanyol paça kotum hala üzerime olur.
-
Bu bana dolapta karmaşıklığın olası çirkin görüntüsünü engellemeyi, bütçemi daha farklı konularda yönetebilmeyi, zamanımı daha farklı konularda kullanabilmeyi sağlıyor. Daha farklı konular benim için daha yararlı olacak işler, mesela satın aldığım kitapları okumak, planladığım gezilerimi gerçekleştirebilmek gibi.
-
Ayrıca bunun mutfak modellemesini de herkese öneririm. Nice insanlar tanıyorum ki mutfağına aynı amaçta kullanılacak tahta kaşıktan, kasesine, tencere tavasına kadar her gördüğünden birer adet alan insanlar var. Kapsül mutfak ile dolaplarınızda üst üste yığılmış eşyalara son.

Aslında çoğu insan hayatını kapsül olarak sürdürüyor. Asgari geçim ücretleriyle ev giderleri, ihtiyaçlar derken maaşlarından ne kadar arttırabiliyorlar? İnsanların çoğunun gelir seviyesi düşük-orta. Çoğunluk bu şekildeyken herkesin telefon modeli 1000-2000tl, bazıları sürekli model yükseltiyor.

Bir insanın maaşı düşükse kendine bakım yapmak için kuaföre ne kadar sıklıkta gidebilir? Pazardan aldığı muzları sadece çocuğuna yedirebilir ve artık alınan tüm değerli yiyecek çocuk içindir. Tatil yapmak, izin günlerinde memlekete gitmekten öteye geçemez.
Saç boyası almak için indirimi bekler. Pazar alışverişi akşam saatlerinde yapar, soğuk havalarda doğalgazı açmak yerine kat kat giyinir.Kahvesini çayını evinde içer.

Dünyayı dolaşan aileler de kapsül gezi yapmıyorlar mı ? Hepsi yola çıktığında yanına ne aldıysa o kadarıyla geçiniyor.

Kapsül yaşamak bazen yoksul yaşamak gibi algılanıyor. Hele ki çevrenizdeki arkadaşlarınız sürekli kahveye dışarı çıkıp, öğlen aralarında yemekhanede yemek yerine dışarıda yemeyi seçiyorsa, kıyafetlerini takılarını sürekli yeniliyor, saçını en güzel kuaföre boyatıyorsa, otobüs minibüslerde eziyet çekmek yerine özel arabasıyla arkadaşlarına gidip geliyorsa. Siz kapsül yaşamaya çalışırken onlar bambaşka hayatta ve onlar aslında sizin arkadaşınız değildir.

Doğru olduğunu düşündüğünüz hayatı yaşarken, fikirleri uygular ve dile getirirken, alaycı takılmalara maruz kalmak ve aşağı görülmek olası. Ve buna katlanmak zorundaysanız... canınızın sıkılmasını nasıl engelleyebilirsiniz?

Aslında hayat dediğimiz şey, biz düşünüp taşınıp merak edip,tasalanıp kaygılanırken geçip gidiyor.

Hayatınızı dolu dolu yaşayacağınız nice günler dilerim.


















19 Ekim 2016 Çarşamba

Bursa ve Cumalıkızık

Ekim geldi de geçiyor bile, daha geçen gün 'hello sepmtember' temalı bir sürü paylaşımda bulunmamışmıydık?

Hasat zamanı, sarı turuncu yapraklar, balkabakları derken ekim bile geldi gidiyor..
Bursa'da hava sabahları mont+atkı, öğlenleri bluz, akşamları ceket havası.
Aslında bugünün yazısına konu olan gezimiz 1Ekim'de gerçekleşti. Ama bir gezi yazısı da fotoğrafsız olmuyor ki, fotoğraf yüklemek de ayrı dert benim için..Yüklenmesini bekleyecek kadar sabırlı olamıyorum.

30 eylül akşamı iş arkadaşımın kınası vardı, kardeşim de İstanbul'dan o akşam gelmişti. Hazırlanıp göçmen kınasına gittik, eleno mome, payduşka halayları çektik, kominitepadat oynadık. Biz en güzel göçmen kınalarında eğleniriz.Yenibağlar kapı önü kınaları ayrı güzel olur.

O akşam aç karnımızı doyurmak için kıymalı pide yaptım yedik, gece 1 buçuk gibi uyumak için yatak odasına girmeye çalışırken acı gerçekle karşılaştık! Hazırlanırken kapının içeriden kilidine basmışım, çıkarken de kapıyı kapatınca kapı içeriden kilitlenmiş. O kadar uyku gözlerimizden aktı gitti, ayıldık, kapıyı zorlamaya, bıçakla tokmağını çıkarmaya çalıştık. Anahtarı yoktu, kilidinde zaten bir anahtar kırılmış ve içerde kalmış, onu çıkardık, tel tokayla kurcaladık, kilidine kart soktuk.. Olmo olmoo..
Bütün kıyafetlerimiz o odada olmasa dert değil.Gittim bulaşıkları yıkadım, döndüm kartla bir daha zorladım derken kapı pat diye açıldı! Hiç bişey olmamış gibi, kapı önünde bekleyişimiz hemen unutuldu ve uykuya dalındı.

Tabi planladığım gibi ertesi gün erken kalkamadık, kahvaltıyı Cumalıkızık'ta yapıcaz diye kahvaltı da yapmadık.Ama yanımda domates,salata vs.yolluk vardı.Hazırlanıp çıkana kadar 12 oldu. Bir bayanın hazırlanması ile iki süslü bayanın hazırlanması arasında dağlar kadar fark vardır.Güzel dışarı kıyafetlerimi yine ayırmalıyım,çok düşünüyorum sonra ne giyicem diye :/
Güzelyalı'dan otobüsle Emek tranvaya,oradan Osmangazi istasyonuna,oradan da yürüyerek Osmangazi Tıp Hastanesinin az ilerisinden Cumalıkızık minibüslerine biniyoruz. Minibüs köy içlerinde çok dolaşıyor. Minibüs içinde iki kızız.Köy içinde başörtüsünü hırçın esintiye salıvermiş,gözleri sürmeli,ellerinde cıgara ile hanımağası genç kızlar yürüyor fırtına gibi. Bizi yolarlar orda. Korkuyoruz ve şaşırıyoruz nasıl biyer olduğuyla ilgili gözlerimizle yorumlaşıyoruz kardeşimle.
Cumalıkızığa varıyoruz böylece. Hemen kahvaltı yapabileceğimiz bir yer bulup, gözlemeyi tanesi 5 tl'den, bir demlik çayı da 10tl'ye alarak keyfimize başlıyoruz. O demlikten rahat 10 bardak çay çıkıyor. Ayreten almak isteseniz ise bir bardak çay 2 tl. Biz zorla demliği bitiriyoruz. Yanımızdaki domatesleri de tuzluyoruz. Çaya da doyduktan sonra artık kalkıyoruz.


Cumalıkızık ve Bursa, Dünya Mirası Listesine 2014 senesinde alınmış. Cumalıkızık'taki eski köy evleri süslü, her evin önünde köylülerin yapıp sattığı şeylerle birlikte daha da güzelleşiyor. Her çeşit reçelden, tarhanaya,erişteye, bayırlardan toplanıp kurutulmuş çeşitli otlara kadar.Bol bol kendimizi fotoğraflıyoruz, köy sesini, doğa sesini,yeşilliği ve sakinliği iliklerimize kadar çekiyoruz.





Bu kaşıklar acaba şimşirmiydi, öylediyse çok ucuzmuş :)






Anneme ve kendime dua yazılı evli olan magnetlerden birer tane alıyorum. Her yerde 5tl, biz bulduk 3 tl'ye.






Günün sonrasında Tophane'ye çıkıyoruz. Tophane'de Osmanlı devletinin kurucusu Osmangazi'nin türbesi de yer alıyor. Oradan Bursa manzarası harika. Sanayiden TOKİ evlerine,üstüste görünen minicik evlerden TOKİ evlerine bak bak dur. Yanında da dağ manzarası var tabii. Bir şehre gidildiğinde mutlaka oranın en yüksek yerine çıkılıp manzara bakmalı. İstanbulda çok fazla tepe  var, ama en çok sevdiğim tepe Süleymaniye Caminin avlusundan görünen manzara. Bursa'da bu Tophane'den görülen manzara oluyor, bir de Uludağ'da Bakacak tepesi var. Kına gecemizden sonraki gün gitmiştik ilk defa.
Ulucami'ye girdiğimizde ise, o motifler, o tablolar, Vav harfleri tablosu özellikle, herkesin mutlaka görmesi gereken bir mekan.Vav harflerinin da bir anlamı var, rivayete göre Cami yapılırken Hızır A.S. her sabah o köşede namazını kılmış. Vav harfleri hem namazda secde halini, anna karnında cenin duruşunu ifade eder. Vav insanın nasıl geldiğini gösterir,

Kulluğun manası vavdadır, elif uluhiyetin ve ehadiyetin simgesidir.

Cami içinde su havuzu da var,Kabe örtüsünün bir parçası da sergileniyor.
Kozahan , Irgandı köprüsü, sonrasında oralarda Tatlımar arayarak meşhur trileçesinden alıyor ve evimize dönerek günü sonlandırıyoruz.


Niyetimiz Yeşil Cami'ye de gitmekti. Ama o gün yaşlaşık 6 km yürüdüğümüzden ve çok acıktğımızdan ! orayı başka zamana bıraktık.

13 Ekim 2016 Perşembe

Pazı Frittata

Herkese Günaydın !
Şu sağlıklı beslenme olayını hala sürdürüyorum evet.
Dünki perşembe pazarından da alacaklarımı önceden not almıştım ve iş çıkışı 20 tl 50 kuruş cebime koymuştum; param bereketli çıktı yahu :)
1 demet pazı, 1 kereviz,2 kg balkabağı,1 kg havuç,1kg patlıcan,1 kg kabak,2 demet yeşil soğan,1kg dan az çarliston biber,1 demet pırasa ve 1 kg muz alabildim !

Eve geldiğimizde palamut vardı tabi, aslında omlete gerek yoktu ama yine de yaptım, dolapta artık tomurcukları yeşillenmeye başlamış bir yumruk kadar karnabaharım kalmıştı. Bu arada 1 tane karnabahar 6 tl di geçen hafta !?

Frittata italyanca bir kelime ve içine çeşitli sebzelerin konulabildiği, son aşamanın fırında pişirildiği bir omlet türü. Türkiyedeki versiyonu ise kaygana. Ben ana tarifi frittata olarak bulduğum için adına frittata dedim, ama sonra biraz araştırınca kaygana adıyla türkiyede yapıldığını farkettim.

Neyse gelgelelim doğaçlama olarak yaptığım tarifime:


  • Karnabaharı tuzlu suda 5-6 dk kaynattım. 
  • Kerevizin yapraklarının 1/3'ünü minik minik doğradım. 
  • 2 su bardağı hacmi kadar pazı minik minik doğradım. 
  • İçine bir tutam doğranmış yeşil soğan,
  • 1 sarımsak,
  • tuz karabiber kırmızı toz biber, 
  • 2 yumurta,
  • 1 kaşık un,
  • çok az zeytinyağı.
Tavaya çok az zeytinyağı koyduktan sonra ezilmiş 2 sarımsağı çevirdim, sonra sarımsakları tavadan aldım.Pazılı malzememi karıştırdım ve tavaya yaydım, kısık ateşte altlı üstlü çevirerek pişirdim.




Fotoğraf çekmek ancak yemeye başladıktan sonra kalıma geldi, ama o aroması o lezzeti nasıl diyim, çok beğendim çok.


Üzerine tuzlanmış domates dilimleri de pek yakıştı.

İster kahvaltılık, ister öğlenlik, Doymam ben bunla diyen eşlerinize üzerinde köfte dilimleriyle sunabilirsiniz.

Besleyici bir sebze olan karnabahar vücuda güç verir. Zihinsel ve bedensel yorgunluğu giderir. Sinirleri kuvvetlendirir. Beynin çalışmasını destekler. Cinsel gücü ve isteği arttırır. Şeker hastalığında ve romatizmada faydalıdır. Kolesterolü düşürür. Kalp hastalıklarında şikayetleri azaltır. Bağırsakların düzenli çalışmasını sağlayarak vücuttaki zararlı maddelerin uzaklaştırılmasına yardımcı olur. Kabızlığı giderir ve idrar söktürür. Dalak rahatsızlıklarına iyi gelir.

Siroz hastalığını önler, karaciğer şişliğini ve sarılığı geçirir, iktidarsızlığı gideriz, romatizma ve gut hastalığı için önerilir.
Yaprakları, sapları, kökü ve tohumu yani her şeyi kullanılıyor bu 'ilaç-gıda'nın.
Tohumlarıyla çay ve tentür yapılıyor. Yaprak ve sapları tam bir vitamin ve mineral kaynağı. Yüksek tansiyondan kansere, romatizmadan sedefe kadar pek çok hastalığa karşı koruyucu etkileri mevcut. Duru ve temiz bir cilt için de çok önemli, düzenli tüketilmesi kanı toksinlerden ve zararlı yağlardan arındırıp sivilce oluşumunu engelliyor. İçeriğindeki bol miktardaki A, C ve B grubu vitaminleri, sedanonik anhidrit, sedanolin, palmitik asit ve limonen bu etkilerinden sorumlu. Kalorisi de oldukça düşük, bu etkisi bir de vücuttan su atıcı ödem çözücü etkileriyle birleşince diyet yapanlar için ayrı bir önem kazanıyor. Bir orta boy kerevizde yalnızca 10 kalori var. (bkz:)

Pazı:
Pazı ıspanak ailesinden gelmekte olup, ıspanakta olduğu için yüksek miktarda folik asit içerir.
Alzeimer hastalarına,demir eksikliğine, idrar söktürmeye, kan temizlemeye,yorgunluğa, kan şekerine birebir. kan şekeri seviyesini düzenlemeye yardım eden siringik asit ve lifler içerir. 
Önemli miktarda kalsiyum, magnezyum ve K vitamini içerir. Bu sebeple kemik sağlığını koruyan bir bitkidir. Kemikleri güçlendirir. Kemiklerin büyüme ve gelişimine yardım eder. Ayrıca dişlerin güçlenmesini de sağlar.İçerdiği antioksidanlar sayesinde antikanser özelliği vardır. Yani kansere karşı koruyucudur. Özellikle kolon kanserini önlemeye yardım eder. 

Herkese hayırlı cumalar :)

12 Ekim 2016 Çarşamba

Sağlıklı Beslenmeye Başlıyorum

Boyum 1,63cm kilom da 53kg civarında. Üniversitedeyken 59 kiloları gördükten sonra zayıflamaya karar vermiştim. Aslında her zaman zayıflamak istiyordum ama nasıl yapacağımı bilmiyordum. 
İşe metabolizmayı hızlandıracak besinleri tüketmekle başladım. En işe yarayanı ANANAS. Evdekiler sağolsun aldığım gibi bitti ananaslar, sulu sulu tatlı tatlı.
Sonrasında sabah akşamları sık sık diyet çorbalar yaptım, yaptım tuvalete gittim, yaptım tuvalete gittim :D Mesela lahana çorbası, soğan kavrulur , lahanalar eklenir, istenirse evdeki diğer sebzeler eklenir, az su eklenir. Daha yararlı olması için tavuk suyu falan da konulabilir.
Bulgur çorbası, yoğurt çorbası, sabahları yoğurt için yulaflı kuru meyveler, incir ceviz yoğurt üçlü derken , sabahları otobüsten metrobüse dik yokuşu 10 dk çıkmak, akşamları Eyüp'ten Alibeyköy'e yürümek derken..
Ben zayıfladım.
Düğünümde ise stresten de birkaç kilo verince 49 kiloya düşmüştüm.
Şuan 53kg civarındayım ancak ileride de sağlıklı ve kaliteli bir hayat geçirebilmek için yediklerime tekrar dikkat etmeye başladım

Bebek sahibi olmadan önce her anne adayının folik asit takviyesi alması gerekiyor. Ancak kararından fazla alındığında ileride kansere yakalanma gibi riskleri olduğu da konuşuluyor. Ben de folik asit içeren gıdaları araştırdım -ki internette her sayfada listesi var-ve dün aşure gününde aldım. Aşure gününde eve alışveriş yapılması bütün sene evin bereketli geçirmesine de vesile olurmuş. Kuru meyveler,kuru yemişler,avokado. Yeşillikleri ise yarın pazardan alacağım, size birkaç tarif yazayım, omlet ya da krep gibi birşey.
2 su bardağı hacmi kadar lahana veya ıspanak veya pırasa veya aklınıza gelebilecek bir tür yeşillik ince ince doğranır.
İçine 4 dal yeşil soğan ve isteğe bağlı olarak dere otu eklenir,
2 yumurta, 1 yemek kaşığı un, ki un varsa tam buğday unu, tuz karabiber kırmızı toz biber, artık damak tadınıza göre baharat eklenir. içine 2 kaşık zeytinyağı ile karıştırılır.
Balık tavasına az zeytinyağı ısındırıldıktan sonra bu karışım yayılır, kısık ateşte pişirilir, altı kızarınca çevrilir, üstü de pişirilir. O kadar güzel görünüyor ve lezzetli ki. Üzerine istenirse kıymalı harc, et, köfte konularak mükemmel bir akşam yemeği olur.
Dün akşam lahanalısını yaptım yedik.

Palamutlar bu sene çok fazla ve fiyatça da uygun, bol bol palamut ve hamsi alın yiyin, balık da her hafta yemek lazım.

Sonbahar mevsimi , aynı zamanda kestane mevsimi, arkadaş Uludağ'dan toplamış satıyor, 2 kg ben de aldım. Kestane genelde 2 türlü pişiriliyor, suda haşlanarak veya mangalda-fırında. Mangal - fırın ya da tavada yapacaksınız - ki tava eski bir tava olması lazım kararıyor- öncesinde iki tarafına da x şeklinde çizikler atmanız ve sık sık karıştırmanız gerekiyor. Ya da suda haşlayabilirsiniz, ben düdüklüde yaptım, saatini 8dk'ya ayarladım lokum gibi oldular.

Çayı kahveyi şekersiz içmeye başladım bir süredir, çikolata gibi tatlılar da aramı soğutuyorum, canım tatlı çektiğinde kuru kayısı hemen yetişiyor imdadıma.

Sabahları ise bir bardak ısındırılmış  süt, içine bir bıldırcın yumurtası, yarım çay kaşığı bal içiyorum.

Gelin günde en az 2 litre su da içek mi?