Şöyle bir günlük bloğum varmış ama ben 5 senedir yazmamışım..
Küçük Şefiye'ye ne oldu peki? Yüksek Lisansını bitirdi mi ? Yüksek Lisansa afla geri döndüm ama asla tezimi yazamadığım için sakız gibi uzayıp gitti. Danışman hocam her dönem başı bana hatırlatır, 'Eğer bu dönem kayıt olmazsan bir dönemlik hakkın boşa gider'. Ben de hakkım yanmasın diye, bir şey yapmayacak olsam bile kayıt ücretini ödeyip kendimi tatmin ederim. Ben Yüksek Lisans yapıyorum. Yapıyor muyum? e parasını ödedim, bunu demek için de ödeme devam ediyorum.
Mühendis olarak içimdeki kapasitemi açığa çıkaramadım. Eğer geleceğimi görseydim daha fazla ingilizce çalışırmıydım? evet. Ama kendi kendime yapamadım. Bazen ne çalışmanız gerektiğini bilirsiniz, ama kendi kendinize yapamazsınız. Mesela şimdi youtubede her çeşit şeyin videosu var, öğrenmek istediğiniz en saçma boş işler için bile nasıl yapıldığı videosu çekilmiş. Ben daha üniversitedeyken insanlar youtuberlik yapmıyordu o kadar. Kolayca eğitim videolarına ulaşamıyordum. Mühendislik derslerini zar zor geçiyordum. Dönem arkadaşlarımdan bir dönem altta kaldığım için uzaklaştım,toparlayamadıkça yalnızlaştım. O dönem eşimle tanıştım ve kaldığım yerden ulaşmam gereken yere gönül rahatlığıyla çalışarak ulaştım.
Evlenince de aslında almanca kursuna gitmeye başlamıştık yarıda bıraktık. İngilizceyi hallemedim. Aslında araba sürmeyi bilseydim o vakitler
Kendimi bilmiş veya değerli hissetseydim
yaralı eksik görmeseydim
herkes goygoy yaparken yarın yokmuş gibi gülebilseydim
belki de mühendislik yapmaya devam ederdim.
Ama cesaretim yoktu, müşterinin ofisini ziyaret etsem orada ne konuşacaktım? Bir satış elemanı olarak ben başkasının malını temsil edemezdim, asla asla alsa. Tüm o plastikler hiç umrumda değildi. hiç beni yansıtmuyordu, satılda ne olur satılmasa ne olurdu. Ama ben asgari ücretin az üstüne satış danışmanlığı yapıyordum. Sonra formasyon alayım beri demiştim, hayatımın doğru kararını vermişim.
ilk çocuğum bir buçuk yaşına geldiğinde 3 şubatmıydı martmıydı neydi, daha pandemi yeni olacaktı galiba, biraz birikimim vardı ve gidip kpss hazırlık kursuna kaydoldum. Eylülde dersler başlayana kadar derslere gidip gözlemledim, birşey yapmadım. Oradaki hocalar ' şu sıraya oturan Kpss 1.si oluyor' diye bizi motive ederdi, eylülde o sıraya oturdum. Oradaki hocalar bizim çok çalışan uzaylıları kapının guğgundan ( penceresinden) göstererek ne kadar ayrıcalıklı bir konumda olduklarını söylüyorlardı. Onlar o küçük sınıfta dışarı hiç çıkmadan ders çalışıyordu. Eylülden sonra ben o küçük sınıfa girip hiç çıkmadan soru çözdüm.
olmuyor galiba, yapamadım, olmayacak diyerek rehberlik hocama çok ağlandım. Beni ilk teselli edişinde, o teselliyi kendi içimden hiç haketmiyordum. Onun tesellisi beni kendime getirdi, devam etmemi sağladı. Bazen bir hafta bir ay emek verip sonuç alamasak bile bir teselli bizi ileriki aylarda daha fazla çalışmaya yönlendirebilir.
Bize derece yapanların videolarını izleyin dediler
Hepsi de her branştan 5-6 kaynak bitirmişti, ben de 5-6 kaynak bitirdim.
Bu uğurda çok sevdiğim çocuğumu evde bırakarak hep çalıştım.
Sınav sabahı geldi çattı, kimliğimi evde unutmuşum ama içim o kadar rahat ki. Aslında sınavı kazanacağım ama heralde Allah istemedi de kimliğimi o yüzden unuttum diye düşündüm. Kimliğimi kayınbabam hemen getirdi de koşa koşa sınav salonuma girdim. Aynı testleri defalarca çözmekten her soru artık çok tanıdık geliyordu. Dersanede işe başladığım bir gün sonuçlar açıklandı... 1 yazıyordu, 1 ne ya?
ay 1.olmuşum !
Sonra bebek emzirirken, hala bebek emziriyorum uyutuyorum bu arada, Nallıhan Fen Lisesini gördüm tercih listesinde, asla bursa açılmamıştı çünkü. Orayı yazdım ve orada harika 3 sene boyunca çalıştım.
şimdi ikinci bebeğim de oldu, pamık pirenses ! Eş tayiniyle Bursa Keles'e atandım.
Gelecekten neler bekliyorum? Yüksek Lisans mezunu olmayı, Londraya geziye gitmeyi. Sağlıklı ve mutlu olmayı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder