Bebekliğim ve çocukluğumda annem baktı bana hep.Esmer ve perçemli hafif tombik bir kızdım, kısmen usluydum. Babaannem bulgaristanda, anneannem izmirdeydi. Babam da Rusça bilmesi ve çok sosyal olması sayesinde lalelide kürk satıyordu. Kiralık bir evde yaşıyorduk , bir apartmanın zemin katıydı , bahçemiz vardı. Evimizin girişi salon, soldaki oda yatak odası,sağ daki mutfak, bir de küçük banyomuz vardı. Ben salonda yatardım, bahçemizdeki leğende yıkardı annem beni, sonra mahalle çocuklarıyla koşturmaya giderdim. Kalabalık bir gruptuk, her çeşit insan vardı, ilk bisikletimi çalmışlardı, ikinci bisikletimi görmeye mahalleden çok arkadaşım gelmişti.
İlk büyük buzdolabımımızı kiradayken almıştık, buzdolabının karton kutusunu çok sevmiş, labirent misali içerisinde ne kadar oynamıştım.
Mahallemizde kediler hiç eksik olmazdı, her zamanda evde kedi beslemek istemiştim. Bir keresinde bir anne kedi ağzında yavrusuyla evimize girip çıkmıştı, her şeyi görerek öğreniyordum. Pazardan aldığımız civcivim kutusunda ölmüş, annem de bahçenin dışına fırlatıp atmıştı. Bir keresinde babam iş arkadaşının yavru köpeğini eve getirmişti. Onunla oynadığımı bile hatırlamıyorum, biz salonda yemek yerken yavru köpeğimiz karton kutusu içinde mutfakta bizden ayrı duruyor, bizimle olmak için ağlıyor,kutusunu tırmalıyordu.
Bahçemizde büyük ortanca çiçekleri vardı, annem o zamanlar da çiçek sever ve bakardı.Hortumla bahçeyi sularken ben de kendi kendime oyun oynardım.
Bazem öğretmen dedem ve anneannem bize gelirlerdi. Dedem her geldiklerinde bana tekerlemeler öğretir, sorular sorardı. Bir gün annemle anneannem gezmeye gittiler, ben de birkaç ev yanımızdaki konfeksiyona gittim. Burası aslında komşumuzun bir katını dikiş makineleriyle iş yerine çevirdiği odaydı. Beni severlerdi,hiç yaşıtım olmamasına rağmen onlarla bir süre durdum. Bir beze makineyle çiçek motifi işliyordu, çok güzeldi. Uzun süre orada olduğu farkedince artık eve gitmek istedim. Eve gittiğimde kapıyı açan kimse yoktu, dedem evde değildi. Yan komşumuzla aramızda belki alçak bir duvar vardı,köpekleri vardı. Bağlımıydı hatırlamıyorum ama havlamaya başlayınca çok korkmuştum. Kapımızın demirlerine tırmanmıştım, acaba köpek duvarı atlayıp gelmişmiydi? Bir süre sonra dedem geldi, kaybolduğumu sanıp ta aşağılarda anayolda aramış beni, bir tokatını yemiştim :)
Gerçekten ilk defa kabolduğumda 3 yaşlarındaymışım. Annem tuhafiyeye gitmişti , beni üst komşuya bırakmıştı. Komşumuzun bir kızı ve ikiz oğulları vardı. Çok sıkılmıştım, dura dura sararmış elmayı ikram etmişti bana teyze, gidicem artık demiştim ve teyze de beni salmıştı. O kalabalık arasında tuhafiye yolunu her nasılsa buluşum , yolda annem benimle karşılaşınca çok şaşırmış, hala beni kayboldum diye anlatır :)
İkinci kaybolduğumda 6 yaşlarındaydım sanırım, kardeşim varmıydı o zamanlar hiç hatırlamıyorum. İzmirdeydik kurban kesiliyordu boş bir alanda, güneş başımı kavuruyor, eve gitmek istiyordum. Nitekim ben oradan ayrılıp yolumu bulamayınca bir amca beni karakola götürdü. Orada polis memuru bana ev adresimizi, annemi babamı, şimdi izmirde kaldığımız yeri tarif etmemi istedi, hatırladığım kadarı ile ettim. Sonra daha genç bir polis beni sırtına bindirdi, bakkaldan abur cubur aldı :) Yolda anneannemleri beni ararken gördük, meğer çok korkutmuşum onları :)
Bir keresinde tam annemle dışarı gezmeye gidecekken parmağım kapıya sıkışmış kanamıştı, Mahallenin dik merdiveninin tepesinde arkadaşımla oturmuş, yarama bakıyorum. O merdivenlerden sonrası bir yol ve bakkallar vardı. Annem beni bakkala ekmek almaya gönderirdi. Bakkalcı da beni kazıklar, para üstü yerine sakızlar verirdi. Ben de sakızları çocuklara dağıtırdım. Çok yaramaz olup herkesi döven erkek çocuğa da veririm , bana iyi davransın diye belki :D Ama bütün parasıyla sakız aldığımı gören annemi çıldırtmıştım sonunda .. :) yine bir gün ekmek almaya diğer bakkala gitmiştim. Tam çıkacakken yolda o döven çocuğu görmüş ve korkudan bakkaldan çıkamamıştım. Ben eve gitmeyince annem merdivenlerin başından beni haykırarak çağırmıştı. Sokaklarda kendimi korumayı öğrenmem gerekirdi,çocuk aklımla öğrenemedim bir türlü.
Mahallemizde akli dengesi bozuk benden baya büyük bir kız vardı. Onunla ne konuştum ne oyun oynadım. Komşulardan birinin minibüsüyle aşağıdaki anayolun diğer tarafındaki parka piknik yapmaya gidecektik. Haliç kenarı boyunca parktır ve halen insanlar oralarda piknik yaparlar. Minibüste o kız da vardı. Acaba korkuyormuydum ?
Yeni bir eve taşınacağımızı öğrenmiştim. Sallanan atımı apartmandaki arkadaşlarımdan birine verecektim. Yeni evimizde halen kiracılar vardı, Şimdi bizim salon yaptığımız o evin en geniş odasını kızlarına vermişler, küçük odayı salon yapmışlardı. Oda basık ve boğucuydu. Onlar evden çıktıktan sonra evi bir akrabamıza boyatmaya başladık. Yine başka bir akrabamızın kamyonu ile eşyaları yeni evimize yerleştirdik. Yeni evimize giderken kamyonun ön kısmında babamın kucağındaydım, hayalimde sevmediğim o çocuğu kovalıyorduk kamyonla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder